Avcı’nın
yaşadıkları
Hangi işi yaparsa yapsın, ne kadar çok kazanırsa kazansın, gözünü hep daha fazlasına diker… Hele birde başarının tadını almış ve zirveyi görmüşse… Yaşanacak en ufak sallantı ve olumsuzluk endişelenmesine , karalar bağlamasına sebebiyet verir… Bu insanoğlunun fıtratında var…
***
Bu durum sporda, daha doğrusu futbolda çok sık görünür…
Ulaşılan başarının daha fazlası beklenir…
Taraftar aldığı hazzı, günlerce yaşadığı coşkunun tekrarlanmasını ister…
***
Trabzonspor’da da şu sıralar bu yaşanıyor…
Gecen sene rakiplerine yeşil sahaları dar eden, içeride dışarıda aldığı galibiyetlerle en yakın takipçisine puan farkı atıp, şampiyon olan takımdan bu günde aynısı arzulanıyor…
***
Daha fazlasını istemek, sahada mücadele eden futbolculara, soğuk –sıcak demeden tribünlerden büyük destek verip sinerji oluşturan taraftara has bir duygu değildir… 38 sene sonra takımı şampiyon yapmış, Teknik heyette aynı hisleri bünyesinde barındırır…
***
İşte gecen senenin başarılı teknik adamı Abdullah Avcı’da bu ihtisasına yenik düştü… Zirveye çıktığı sezonda yatığı sabır, pas, ve en önemlisi takım savunmasını, bir kenara koyup bir an önce gol atıp sonuca gitmeyi seçti…
***
Abdullah Avcı, göze hoş gelmese de daha önce savunduklarını ve o en iyi bildiği Trabzonspor’u şampiyon yapan oyun anlayışından sarfı nazar ette… Farklı olmayı öne çekince içerideki Fener galibiyetinden sonra dışarıda oynan iki maçta kayıplar yaşandı…
***
Birde buna büyük umutlar bağlanarak kadroya dahil edilen arka arkaya sakatlanan Visca eklendi… Gecen seneki şampiyonlukta büyük katkısı olan, bir türlü ikna edilemeyen Nwakame’nin ayrılması, yapılan takviyelerinde beklenenin altında kalması, bu günkü girdabın yaşanmasına zemin hazırladı…
***
Elbette büyük bir yara alındı…
Sezon başındaki hedeflerden birbiri ardına uzaklaşıldı, inişli çıkışlı günler yaşandı… Oyundan çok skora bakıldığı bu günlerden, başta Teknik Direktör Abdullah Avcı olmak üzere herkes kendine düşen dersi alıp ileri bakmalı… Çünkü başka Trabzonspor yok…