Balkan ezgilerinin kalbe işlediği ‘beyaz kent’
Beyaz taşlarla yapıldığı için beyaz şehir manasına gelen Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerini kavuşturur bağrında. Öylesine coşkulu bir birleşmedir ki bu, akordeonların, tamburicaların; o şen Balkan ezgilerinin cıvıltısını işler kalbinize.. ‘Ülkemiz kristal bir küredir. Ben Josip Broz Tito, bu küreyi ellerimle tutarak değil nefesimle üfleyerek havada tutuyorum. Umarım benim nefesim tükendiğinde birisi bu görevi devralır. Yoksa kristal küre yere düşer ve tuz buz olur.’
Sosyalist lider Tito 1978’de Yugoslavya’nın kuruluş yıldönümünde böyle seslenecek, çok değil iki sene sonra Tito’nun nefesi tükenince, küresel güç merkezlerinin eliyle Yugoslavya tuzla buz olacaktı. Cenazesine 4 kral, 31 cumhurbaşkanı 120’den fazla ülkeden 700 bin kişinin katıldığı karizmatik lider Tito Yugoslavya’sının başkentine, Belgrad’da bir çiçek bahçesi içine defnedildi. Sonrasında Yugoslavya bölünecek ve Belgrad ise bu kez Sırbistan’ın başkenti olacaktı.
Beyaz taşlar ile yapıldığı için adına ‘beyaz şehir’ manasına gelen (Beo-grad) Belgrad denmiş bu kentin. Ve o artık iki kutuplu dünyanın ikisinin de tanığıdır. Tuna ve Sava nehirlerini, iki şah damarını kavuşturur gibi kavuşturur bağrında. Bir coşkulu birleşmedir ki bu, Akordeon’ların, Tamburica’ların o şen Balkan ezgilerinin cıvıltısını işler kalbinize.Tuna dediğin Volga’dan sonra Avrupa’nın en büyük Nehri. Almanya’nın Kara ormanından çıkar Karadeniz’e kadar 10 büyük devlet dolanır. Sava’nın 4 ülkeden aldığı suları Karadeniz’e vardırmaya yetmez gücü. O yüzden işte burada canını Tuna’nın canına, sularını Tuna’nın sularına bırakır.
Ecdat ’tan kalan son camii: Bayraklı
Osmanlı devrinde bugün Sırbistan'ın başkenti olan Belgrad'da inşa edilen cami. Cami 1575 yılı civarında yapılmıştır. Bayraklı Camiinin kim tarafından ve hangi tarihte inşa edildiği tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda araştırmacıların çeşitli görüşleri bulunuyor. Kare planlı olarak inşa edilen cami 10,2 m.'lik bir kubbe ile örtülüdür. Caminin kesme taştan inşa edilen sade bir minaresi vardır.
Belgrad'ın Pasarofça Antlaşması ile Avusturya'ya bırakılmasından sonra Bayraklı Camii 22 yıl kilise olarak kullanıldı. Belgrad'ın Osmanlılar tarafından geri alınmasından sonra tamir edilerek yeniden ibadete açılan cami, daha sonraki Osmanlı-Avusturya savaşlarında da büyük zarar gördü. 1867'de Belgrad'ın Osmanlıların elinden çıkmasından sonra Sırp Hükûmeti tarafından resmi olarak Müslüman cemaate tahsis edilen cami 1893-94 tarihinde II. Abdülhamit tarafından tamir ettirildi. Osmanlılar zamanında 250 kadar caminin bulunduğu Belgrad'da ibadete açık tek cami olarak kalan Bayraklı Camii, Kosova'da meydana gelen olaylardan sonra 18 Mart 2004'te yakıldı. Fakat daha sonra yeniden tamir edildi.
Ecdat yadigârı Sokullu Mehmet Paşa çeşmesi 1578’de akan sular 2022’ de tıpa vurularak kapatılmış. Sırplar nerede bir Türk izi varsa yok edilmiş, 250 cami ve çok sayıda tarihi eser yerle yeksan edilmiş .
Sırp taksiciye teşekkür
Kızılyıldız-Trabzonspor maçı bitimiyle önce basın toplantı odasına gittim. Teknik direktör Avcı’yı bekledim. 30 dakika geçti ama hoca gelmeyince Trabzonsporlu taraftarlar arasında maçı takip eden Yakup ve Kadir Berke Öz ile buluşmak için anlaştığımız medya bölümümün dışına çıktım. Büyük maçlardan kalma tecrübemle Trabzonsporlu taraftarları ancak maçtan 1 saat sonra bırakılacağını tahmin ettim. Ve de öyle oldu. Arkadaşım Yakup Öz, Sırp polisine ricada bulanarak engelli oğlu Kadir Berke ile kendinin bırakılması için rica etti. Yaklaşık 1 saat beklediğim bölüme gelmişlerdi Öz’ler. Etrafta taksi yoktu. Başladık yürümeye. Nereye? Maç öncesi Trabzonsporlu taraftarların biletlerini aldıkları spor Center’e. Galiba 4-5 kilometre yol aldık. Sırp polislerin arasında yürüyen Bordo-Mavili taraftarları takip ettik. Ve spor merkezine geldik. Gelmeden önce bir otele uğradık’ Yer yoktu’’. Tam bu sırada ne yapacaktık? Aracımızda mı yatalım derken imdadımıza bir Sırp şoförü yetişti. Durumu kendine anlattık. İki yeri aradı. İlk yerin adını verince bize, ‘ Orada room no’’ dedik. İkinci bir yeri daha arayan Sırp taksici, buranın güzel bir motel olduğunu anlattı. 3 kişi 70 Euro.. Kabul ettik. Araca binerek yola girdik. Kentin dışına çıktık. Galiba 11 kilometreydi gittiğimiz otelin merkeze uzaklığı. Gerçekten şehir dışında mükemmel bir konumdaydı.. Odalar geniş, tertemiz ve çok hijyenikti.. Ben biraz bilgisayarımla sörf yaptım. Daha sonra güzel bir uyku çektim. Sabah kahvaltısını da çok nostaljik bir yerde yaptık. Otel çalışanlarına teşekkür ederek Türkiye’ye doğru yol aldık. Eğer bir daha Belgrad’a gitmek nasıp olursa bu oteli tercih ederim. Otelin adını verirsem reklama girer. Yazımı okuyup gitmek isteyene özelden yazarım.
Beyaz taşlarla yapıldığı için beyaz şehir manasına gelen Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerini kavuşturur bağrında. Öylesine coşkulu bir birleşmedir ki bu, akordeonların, tamburicaların; o şen Balkan ezgilerinin cıvıltısını işler kalbinize.. ‘Ülkemiz kristal bir küredir. Ben Josip Broz Tito, bu küreyi ellerimle tutarak değil nefesimle üfleyerek havada tutuyorum. Umarım benim nefesim tükendiğinde birisi bu görevi devralır. Yoksa kristal küre yere düşer ve tuz buz olur.’
Sosyalist lider Tito 1978’de Yugoslavya’nın kuruluş yıldönümünde böyle seslenecek, çok değil iki sene sonra Tito’nun nefesi tükenince, küresel güç merkezlerinin eliyle Yugoslavya tuzla buz olacaktı. Cenazesine 4 kral, 31 cumhurbaşkanı 120’den fazla ülkeden 700 bin kişinin katıldığı karizmatik lider Tito Yugoslavya’sının başkentine, Belgrad’da bir çiçek bahçesi içine defnedildi. Sonrasında Yugoslavya bölünecek ve Belgrad ise bu kez Sırbistan’ın başkenti olacaktı.
Beyaz taşlar ile yapıldığı için adına ‘beyaz şehir’ manasına gelen (Beo-grad) Belgrad denmiş bu kentin. Ve o artık iki kutuplu dünyanın ikisinin de tanığıdır. Tuna ve Sava nehirlerini, iki şah damarını kavuşturur gibi kavuşturur bağrında. Bir coşkulu birleşmedir ki bu, Akordeon’ların, Tamburica’ların o şen Balkan ezgilerinin cıvıltısını işler kalbinize.Tuna dediğin Volga’dan sonra Avrupa’nın en büyük Nehri. Almanya’nın Kara ormanından çıkar Karadeniz’e kadar 10 büyük devlet dolanır. Sava’nın 4 ülkeden aldığı suları Karadeniz’e vardırmaya yetmez gücü. O yüzden işte burada canını Tuna’nın canına, sularını Tuna’nın sularına bırakır.
Ecdat ’tan kalan son camii: Bayraklı
Osmanlı devrinde bugün Sırbistan'ın başkenti olan Belgrad'da inşa edilen cami. Cami 1575 yılı civarında yapılmıştır. Bayraklı Camiinin kim tarafından ve hangi tarihte inşa edildiği tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda araştırmacıların çeşitli görüşleri bulunuyor. Kare planlı olarak inşa edilen cami 10,2 m.'lik bir kubbe ile örtülüdür. Caminin kesme taştan inşa edilen sade bir minaresi vardır.
Belgrad'ın Pasarofça Antlaşması ile Avusturya'ya bırakılmasından sonra Bayraklı Camii 22 yıl kilise olarak kullanıldı. Belgrad'ın Osmanlılar tarafından geri alınmasından sonra tamir edilerek yeniden ibadete açılan cami, daha sonraki Osmanlı-Avusturya savaşlarında da büyük zarar gördü. 1867'de Belgrad'ın Osmanlıların elinden çıkmasından sonra Sırp Hükûmeti tarafından resmi olarak Müslüman cemaate tahsis edilen cami 1893-94 tarihinde II. Abdülhamit tarafından tamir ettirildi. Osmanlılar zamanında 250 kadar caminin bulunduğu Belgrad'da ibadete açık tek cami olarak kalan Bayraklı Camii, Kosova'da meydana gelen olaylardan sonra 18 Mart 2004'te yakıldı. Fakat daha sonra yeniden tamir edildi.
Ecdat yadigârı Sokullu Mehmet Paşa çeşmesi 1578’de akan sular 2022’ de tıpa vurularak kapatılmış. Sırplar nerede bir Türk izi varsa yok edilmiş, 250 cami ve çok sayıda tarihi eser yerle yeksan edilmiş .
Sırp taksiciye teşekkür
Kızılyıldız-Trabzonspor maçı bitimiyle önce basın toplantı odasına gittim. Teknik direktör Avcı’yı bekledim. 30 dakika geçti ama hoca gelmeyince Trabzonsporlu taraftarlar arasında maçı takip eden Yakup ve Kadir Berke Öz ile buluşmak için anlaştığımız medya bölümümün dışına çıktım. Büyük maçlardan kalma tecrübemle Trabzonsporlu taraftarları ancak maçtan 1 saat sonra bırakılacağını tahmin ettim. Ve de öyle oldu. Arkadaşım Yakup Öz, Sırp polisine ricada bulanarak engelli oğlu Kadir Berke ile kendinin bırakılması için rica etti. Yaklaşık 1 saat beklediğim bölüme gelmişlerdi Öz’ler. Etrafta taksi yoktu. Başladık yürümeye. Nereye? Maç öncesi Trabzonsporlu taraftarların biletlerini aldıkları spor Center’e. Galiba 4-5 kilometre yol aldık. Sırp polislerin arasında yürüyen Bordo-Mavili taraftarları takip ettik. Ve spor merkezine geldik. Gelmeden önce bir otele uğradık’ Yer yoktu’’. Tam bu sırada ne yapacaktık? Aracımızda mı yatalım derken imdadımıza bir Sırp şoförü yetişti. Durumu kendine anlattık. İki yeri aradı. İlk yerin adını verince bize, ‘ Orada room no’’ dedik. İkinci bir yeri daha arayan Sırp taksici, buranın güzel bir motel olduğunu anlattı. 3 kişi 70 Euro.. Kabul ettik. Araca binerek yola girdik. Kentin dışına çıktık. Galiba 11 kilometreydi gittiğimiz otelin merkeze uzaklığı. Gerçekten şehir dışında mükemmel bir konumdaydı.. Odalar geniş, tertemiz ve çok hijyenikti.. Ben biraz bilgisayarımla sörf yaptım. Daha sonra güzel bir uyku çektim. Sabah kahvaltısını da çok nostaljik bir yerde yaptık. Otel çalışanlarına teşekkür ederek Türkiye’ye doğru yol aldık. Eğer bir daha Belgrad’a gitmek nasıp olursa bu oteli tercih ederim. Otelin adını verirsem reklama girer. Yazımı okuyup gitmek isteyene özelden yazarım.