Kültür ve Turizm Bakanlığınca "Türkiye Kültür Yolu Festivalleri" kapsamında düzenlenen Trabzon Kültür Yolu Festivali, dünya çapında birçok ödülü bulunan Filistinli yönetmen Mohammed Almughanni'nin söyleşisiyle devam etti.Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlik, Şafak Takvul'un savaşlarda öldürülen masum çocuklara dikkati çektiği "Why" adlı animasyonla başladı.
Ardından dünya çapında birçok ödüle layık görülen Filistinli yönetmen Mohammed Almughanni'nin 3 filmi seyirciyle buluşturuldu.
Almughanni'nin, İsrail'in bombalı saldırıları sonrası evleri yıkılan ve kargaşaya sürüklenen Gazzeli bir ailenin hikayesini anlattığı kısa belgeseli "Shujayya", Lübnan'ın Beyrut kentindeki Filistin mülteci kampında yaşayan 13 yaşındaki Khodor'un kimlik edinme mücadelesine ışık tuttuğu belgeseli "Son Of The Streets" ile kendisini İsrail'in kontrol noktasından geçirecek bir taksi arayan Filistinli genç Muhammed'in hikayesini işlediği kısa filmi "An Orange from Jafaa" ilgiyle izlendi.
Gösterimlerin ardından aynı merkezde düzenlenen söyleşi programına katılan Muhammed Almughanni, Filistinlilere ve kendisine duydukları sempati ve verdikleri destek için Türk halkına teşekkür etti.
Almughanni, filmlerinde çocukluk döneminde gördüklerini aktardığını belirterek, "Köyüm, Gazze'de İsrail sınırındaki tellerin yakınındaydı. Çocukluğumdan itibaren oradaki çatışmaları görebilir ve duyabilirdim. Ben de gelecekte o zaman tanık olduğum görüntüleri sinemaya aktarmayı düşlerdim." dedi.- "Kaybettiğimiz her kişi aslında bir film olmayı hak ediyor"Filistinli ünlü şair Rıfat-el Arir'in "Bizler sadece sayı değiliz, insanız." sözlerini hatırlatan Almughanni, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazze'de ölen her bir insanın kendi hikayesi var. Ölen, kaybettiğimiz her kişi aslında bir film olmayı hak ediyor. Ölmekle de bitmiyor, savaşta geri kalanların hepsi hayatları boyunca bu travmayı yaşamaya devam edecekler. Bu buhranlı dönemi hayatlarının her döneminde hatırlayacaklar. İsrail'in yaptığı saldırılar sadece o anlık bir saldırıyla bitmiyor. Hayatımızın her aşamasında, yemek yediğimizde, okula gittiğimizde, büyüdüğümüzde, sürekli hayatımızı etkiliyor ve yaşantımızı cehenneme çeviriyor. Özellikle toplumu kamplara ayırıyorlar. Bulundukları yerlere göre kimlikler veriyorlar, Kudüs'tekiler için ayrı, Gazze'dekiler için ayrı."Almughanni, sinema sayesinde insanların İsrail'in yarattığı zulmün yeni bir şey olmadığının farkına vardığına dikkati çekerek, "Birçok insan Gazze'de yaşanan zulümden haberdar olmaya başladı 7 Ekim'le birlikte. Filistin diye bir ülkenin var olduğunu ve 75 yıldır bu zulmü görür hale geldiler. Yahudiler de bunu Nazi katliamından sonra sinemayla bütün dünyaya pazarladılar." diye konuştu.
Ardından dünya çapında birçok ödüle layık görülen Filistinli yönetmen Mohammed Almughanni'nin 3 filmi seyirciyle buluşturuldu.
Almughanni'nin, İsrail'in bombalı saldırıları sonrası evleri yıkılan ve kargaşaya sürüklenen Gazzeli bir ailenin hikayesini anlattığı kısa belgeseli "Shujayya", Lübnan'ın Beyrut kentindeki Filistin mülteci kampında yaşayan 13 yaşındaki Khodor'un kimlik edinme mücadelesine ışık tuttuğu belgeseli "Son Of The Streets" ile kendisini İsrail'in kontrol noktasından geçirecek bir taksi arayan Filistinli genç Muhammed'in hikayesini işlediği kısa filmi "An Orange from Jafaa" ilgiyle izlendi.
Gösterimlerin ardından aynı merkezde düzenlenen söyleşi programına katılan Muhammed Almughanni, Filistinlilere ve kendisine duydukları sempati ve verdikleri destek için Türk halkına teşekkür etti.
Almughanni, filmlerinde çocukluk döneminde gördüklerini aktardığını belirterek, "Köyüm, Gazze'de İsrail sınırındaki tellerin yakınındaydı. Çocukluğumdan itibaren oradaki çatışmaları görebilir ve duyabilirdim. Ben de gelecekte o zaman tanık olduğum görüntüleri sinemaya aktarmayı düşlerdim." dedi.- "Kaybettiğimiz her kişi aslında bir film olmayı hak ediyor"Filistinli ünlü şair Rıfat-el Arir'in "Bizler sadece sayı değiliz, insanız." sözlerini hatırlatan Almughanni, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazze'de ölen her bir insanın kendi hikayesi var. Ölen, kaybettiğimiz her kişi aslında bir film olmayı hak ediyor. Ölmekle de bitmiyor, savaşta geri kalanların hepsi hayatları boyunca bu travmayı yaşamaya devam edecekler. Bu buhranlı dönemi hayatlarının her döneminde hatırlayacaklar. İsrail'in yaptığı saldırılar sadece o anlık bir saldırıyla bitmiyor. Hayatımızın her aşamasında, yemek yediğimizde, okula gittiğimizde, büyüdüğümüzde, sürekli hayatımızı etkiliyor ve yaşantımızı cehenneme çeviriyor. Özellikle toplumu kamplara ayırıyorlar. Bulundukları yerlere göre kimlikler veriyorlar, Kudüs'tekiler için ayrı, Gazze'dekiler için ayrı."Almughanni, sinema sayesinde insanların İsrail'in yarattığı zulmün yeni bir şey olmadığının farkına vardığına dikkati çekerek, "Birçok insan Gazze'de yaşanan zulümden haberdar olmaya başladı 7 Ekim'le birlikte. Filistin diye bir ülkenin var olduğunu ve 75 yıldır bu zulmü görür hale geldiler. Yahudiler de bunu Nazi katliamından sonra sinemayla bütün dünyaya pazarladılar." diye konuştu.