İstanbul Bilgi Üniversitesi Engellilik Çalışmaları Mükemmeliyet Alanı ve Çocuk Gelişimi Bölümü, Otizm Dernekleri Federasyonu ile Antalya Özel Sporcular Gençlik ve Spor Derneği iş birliğiyle "Erken Müdahalede Gelişimsel Yaklaşımlar ve Motor Beceri Odaklı Müdahale" başlıklı çevrimiçi sempozyum düzenledi.Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, bu yıl üçüncüsü yapılan sempozyumda, erken müdahalenin özel gereksinimli çocukların gelişiminde önemi, ailelerin bu alanda alabilecekleri destekler ele alındı.
Sempozyum, özel gereksinimli çocuklara beden eğitmenliği yapmış, bu alanda lisans ve doktorası bulunan ve mesleğe adanmışlığı sebebiyle Emeritus Profesör unvanını alan ve 2020'de hayatını kaybeden bilim insanı Dr. Claudine Sherrill'ın anısına gerçekleşti.
Sempozyuma özel gereksinimli bireylerin aileleri, sivil toplum örgütleri, öğretmenler, fizyoterapistler, ergoterapistler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.Bilgi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek, Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Dilara Fatoş Özer ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Tunç'un açılış konuşmalarıyla başlayan sempozyumda, erken müdahalenin önemi, gelişimsel yaklaşımlar, otizmde duyusal işaretler, psikososyal onarım, down sendromlu çocuklarda temel beceri yöntemi, fiziksel okuryazarlık gibi konular ele alındı.
Ayrıca sempozyumda, otizm, görme, işitme yetersizliği, zihinsel ve bedensel yetersizlik, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü gibi farklı gelişen çocukların motor becerilerinin desteklenmesinde yaşam boyu müdahale programlarının uygulanması konusunda karşılaşılan sorunlar ve çözüm yolları da tartışıldı.Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Şimşek, dünyada yaklaşık her 10 çocuktan 1'inin özel gereksinimli olduğunun tahmin edildiğini belirterek, "Özel gereksinimli ve risk altındaki çocukların izlemlerine yönelik protokoller son yıllarda gelişmeye başladı. Türkiye'de 2015'te yüksek riskli bebek ve çocukların uzun süreli izlemine yönelik, gelişimsel programlarla 'ne şekilde izlenmeleri' gerektiğine yönelik protokoller hazırlandı. Etkili müdahale programlarının geliştirilmesi ve öğretilmesinin yeterli bilgi, beceri ve motivasyonla yetişmiş meslek elemanları ile hak temelli yaklaşım çerçevesinde gerçekleştiğini görüyoruz." ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Dilara Fatoş Özer de özel gereksinimli çocukların eğitimlerinin planlanmasında temel ilkenin gelişimsel gereksinimlerinin belirlenmesi olduğunu aktardı.
Çocuğun sosyal, duygusal, psikomotor ve bilişsel alanlarda ihtiyaçlarının belirlenmesiyle bu alanları destekleyecek meslek personellerinin de kararının verildiğini anlatan Özer, "Bu bağlamda çocuğun gelişimsel potansiyeline ulaşmasında çocuk gelişimi, özel eğitim, fizyoterapi, ergoterapi, psikoloji, uyarlanmış beden eğitimi gibi meslek alanları önemli rol oynar. Bu hizmetlerin en etkili şekilde ailelerin de dahil edildiği ortamlarda verilebileceği unutulmamalıdır. Aileleri dahil etmek ise ailelerin duygularını anlamayı ve onlarla çalışma becerilerine sahip olmayı gerektirir." değerlendirmesinde bulundu.- "Olumlu ebeveynlik becerileri erken çocukluk yıllarında etkilidir"Çocuk Gelişimi Uzmanı Birgül Bayoğlu da erken çocukluk dönemi olumlu etkilerinden ve özel gereksinimli çocukların gelişiminde etkili olan ebeveynlik modellerinden bahsetti.Gelişimsel ebeveynlik modelinin ebeveynlere odaklanarak, ebeveyn-çocuk arasındaki dinamik süreci korumaya yönelik etkileşimleri oluşturduğunu vurgulayan Bayoğlu, şunları kaydetti:"Gelişimsel ebeveynlik davranışını doğrudan desteklemek için ebeveynlerle iş birliği kurmak, ailenin diğer üyelerini etkinliklere dahil etmek, aile etkinliklerini öğrenme fırsatı olarak kullanmak gibi stratejiler büyük önem taşıyor. Olumlu ebeveynlik davranışı ise duyarlı, öğretici, cesaretlendirici ve sevecen yaklaşımların benimsendiği bir modeldir. Olumlu ebeveynlik becerileri erken çocukluk yıllarında etkilidir. Aile olumlu ebeveynlik becerilerine sahipse ve gelişimsel ebeveynlik yaklaşımıyla desteklenmişse bu ebeveynin çocuklarının okula hazır oluşu, akranlarına göre çok daha yüksektir."Dr. Öğr. Üyesi Nevin Eracar da farklı çocuğun, ailede özel ve önemli bir değişiklik yarattığını ve bu durumu aile bireylerinden önce annenin fark ettiğini aktararak, şu ifadeleri kullandı:"Anne, çocuğunun yaşıtlarının yaptığı becerileri, özellikle sosyal alanda gösterdiği reaksiyonları göstermediğini sezer. Ancak ne yazık ki biraz daha büyüyünce bu duygu geçer. 'Üzerinde durma, fazla titizlik yapma' gibi söylemlerle annelerin dikkatlerini çeken bu özelliklerin gözden uzak tutulması, inkar edilmesi durumu yaşanır. Ne yazık ki çok erken bir zamanda müdahale edilerek normal denilen seviyeye gelebilecek olan bu çocuklar, erken belirtiler ihmal edildiği zaman yerleşmiş bir psikopatolojik tabloyla hayatlarına devam etmek zorunda kalıyor. Özel gereksinimli çocukların ailelerinde inkar, utanç ve suçluluk gibi duygular gözlemleniyor. Aile terapisinde sanatla çalışmanın faydalı sonuçlarını aldık."Bilgi Psikolojik Danışmanlık Merkezi Direktörü Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Maçkalı da sanatın çocuklarda iç ve dış gerçeklik arasında bağlantı kurmaya ve simgeleştirmeye yardımcı olduğunu belirterek, "Çocuklara somut ve eylemsel bir yol sunuyor. Otizmin doğası gereği tekrarlayan ve uyarıcı davranışlarla ilgili duyusal ihtiyaçların giderilmesi ile çocuklarda imgelemenin gelişmesi gibi zorluk alanlarını destekliyor. Sanatın sosyo-duygusal gelişimin uyarılmasına aracılık etkisiyle ortak dikkat ve sembolizasyon becerilerinde gelişme bekleniyor. Bu da yaratıcılığın ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Yaratıcılık ortaya çıktıkça çocuk bağımsızlaşıyor, kapasitesi gelişiyor ve kendini ifade edebiliyor. Sosyal etkileşimlerde çok daha farklı yolları deneyebiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Sempozyum, özel gereksinimli çocuklara beden eğitmenliği yapmış, bu alanda lisans ve doktorası bulunan ve mesleğe adanmışlığı sebebiyle Emeritus Profesör unvanını alan ve 2020'de hayatını kaybeden bilim insanı Dr. Claudine Sherrill'ın anısına gerçekleşti.
Sempozyuma özel gereksinimli bireylerin aileleri, sivil toplum örgütleri, öğretmenler, fizyoterapistler, ergoterapistler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.Bilgi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek, Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Dilara Fatoş Özer ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Tunç'un açılış konuşmalarıyla başlayan sempozyumda, erken müdahalenin önemi, gelişimsel yaklaşımlar, otizmde duyusal işaretler, psikososyal onarım, down sendromlu çocuklarda temel beceri yöntemi, fiziksel okuryazarlık gibi konular ele alındı.
Ayrıca sempozyumda, otizm, görme, işitme yetersizliği, zihinsel ve bedensel yetersizlik, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü gibi farklı gelişen çocukların motor becerilerinin desteklenmesinde yaşam boyu müdahale programlarının uygulanması konusunda karşılaşılan sorunlar ve çözüm yolları da tartışıldı.Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Şimşek, dünyada yaklaşık her 10 çocuktan 1'inin özel gereksinimli olduğunun tahmin edildiğini belirterek, "Özel gereksinimli ve risk altındaki çocukların izlemlerine yönelik protokoller son yıllarda gelişmeye başladı. Türkiye'de 2015'te yüksek riskli bebek ve çocukların uzun süreli izlemine yönelik, gelişimsel programlarla 'ne şekilde izlenmeleri' gerektiğine yönelik protokoller hazırlandı. Etkili müdahale programlarının geliştirilmesi ve öğretilmesinin yeterli bilgi, beceri ve motivasyonla yetişmiş meslek elemanları ile hak temelli yaklaşım çerçevesinde gerçekleştiğini görüyoruz." ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Dilara Fatoş Özer de özel gereksinimli çocukların eğitimlerinin planlanmasında temel ilkenin gelişimsel gereksinimlerinin belirlenmesi olduğunu aktardı.
Çocuğun sosyal, duygusal, psikomotor ve bilişsel alanlarda ihtiyaçlarının belirlenmesiyle bu alanları destekleyecek meslek personellerinin de kararının verildiğini anlatan Özer, "Bu bağlamda çocuğun gelişimsel potansiyeline ulaşmasında çocuk gelişimi, özel eğitim, fizyoterapi, ergoterapi, psikoloji, uyarlanmış beden eğitimi gibi meslek alanları önemli rol oynar. Bu hizmetlerin en etkili şekilde ailelerin de dahil edildiği ortamlarda verilebileceği unutulmamalıdır. Aileleri dahil etmek ise ailelerin duygularını anlamayı ve onlarla çalışma becerilerine sahip olmayı gerektirir." değerlendirmesinde bulundu.- "Olumlu ebeveynlik becerileri erken çocukluk yıllarında etkilidir"Çocuk Gelişimi Uzmanı Birgül Bayoğlu da erken çocukluk dönemi olumlu etkilerinden ve özel gereksinimli çocukların gelişiminde etkili olan ebeveynlik modellerinden bahsetti.Gelişimsel ebeveynlik modelinin ebeveynlere odaklanarak, ebeveyn-çocuk arasındaki dinamik süreci korumaya yönelik etkileşimleri oluşturduğunu vurgulayan Bayoğlu, şunları kaydetti:"Gelişimsel ebeveynlik davranışını doğrudan desteklemek için ebeveynlerle iş birliği kurmak, ailenin diğer üyelerini etkinliklere dahil etmek, aile etkinliklerini öğrenme fırsatı olarak kullanmak gibi stratejiler büyük önem taşıyor. Olumlu ebeveynlik davranışı ise duyarlı, öğretici, cesaretlendirici ve sevecen yaklaşımların benimsendiği bir modeldir. Olumlu ebeveynlik becerileri erken çocukluk yıllarında etkilidir. Aile olumlu ebeveynlik becerilerine sahipse ve gelişimsel ebeveynlik yaklaşımıyla desteklenmişse bu ebeveynin çocuklarının okula hazır oluşu, akranlarına göre çok daha yüksektir."Dr. Öğr. Üyesi Nevin Eracar da farklı çocuğun, ailede özel ve önemli bir değişiklik yarattığını ve bu durumu aile bireylerinden önce annenin fark ettiğini aktararak, şu ifadeleri kullandı:"Anne, çocuğunun yaşıtlarının yaptığı becerileri, özellikle sosyal alanda gösterdiği reaksiyonları göstermediğini sezer. Ancak ne yazık ki biraz daha büyüyünce bu duygu geçer. 'Üzerinde durma, fazla titizlik yapma' gibi söylemlerle annelerin dikkatlerini çeken bu özelliklerin gözden uzak tutulması, inkar edilmesi durumu yaşanır. Ne yazık ki çok erken bir zamanda müdahale edilerek normal denilen seviyeye gelebilecek olan bu çocuklar, erken belirtiler ihmal edildiği zaman yerleşmiş bir psikopatolojik tabloyla hayatlarına devam etmek zorunda kalıyor. Özel gereksinimli çocukların ailelerinde inkar, utanç ve suçluluk gibi duygular gözlemleniyor. Aile terapisinde sanatla çalışmanın faydalı sonuçlarını aldık."Bilgi Psikolojik Danışmanlık Merkezi Direktörü Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Maçkalı da sanatın çocuklarda iç ve dış gerçeklik arasında bağlantı kurmaya ve simgeleştirmeye yardımcı olduğunu belirterek, "Çocuklara somut ve eylemsel bir yol sunuyor. Otizmin doğası gereği tekrarlayan ve uyarıcı davranışlarla ilgili duyusal ihtiyaçların giderilmesi ile çocuklarda imgelemenin gelişmesi gibi zorluk alanlarını destekliyor. Sanatın sosyo-duygusal gelişimin uyarılmasına aracılık etkisiyle ortak dikkat ve sembolizasyon becerilerinde gelişme bekleniyor. Bu da yaratıcılığın ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Yaratıcılık ortaya çıktıkça çocuk bağımsızlaşıyor, kapasitesi gelişiyor ve kendini ifade edebiliyor. Sosyal etkileşimlerde çok daha farklı yolları deneyebiliyor." değerlendirmesinde bulundu.