İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki, "Önce en riskli, can kayıplarına neden olması yüksek olan binaları tespit edip müdahaleleri ve kaynaklarımızı buralara yönlendirmemiz lazım. Burada kentsel dönüşümün önemi ortaya çıktı." dedi.Karabük Üniversitesi (KBÜ) tarafından "4. Uluslararası İnşaat Mühendisliği ve Yer Bilimleri Mühendislik Uygulamaları Sempozyumu" düzenlendi.Prof. Dr. İlki, sempozyumda, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yönetmeliğe uygun herhangi bir yapının yıkılma durumuyla karşılaşmadıklarını söyledi.İlki, 1999 Marmara depreminden bir miktar ders alındığını belirterek, şöyle konuştu:
"Daha yeni yapılar daha iyi performans gösterdi. Buna rağmen tam problemi çözememiş, yeni yapı olan bazı yapıların kusurları sebebiyle depremde can kaybına neden olacak şekilde hasar gördüklerini gözlemledik. Revize edilen Deprem Yönetmeliğinin oldukça başarılı bir sınav verdiğini gördük çünkü yönetmeliğe uygun herhangi bir yapının yıkılma durumuyla karşılaşmadık. Bütün illerde bu açıdan iyi. Yani yönetmelik mevzuatı iyi oldu ama uygulamada maalesef bu kuralların tam olarak yerine getirilemediği, denetim sisteminde bazı aksamalar olduğunu alınan her türlü önleme rağmen gördük. Dolayısıyla hem sahadaki uygulamaların hem de denetimlerin daha da iyileştirilmesi gerektiği açık." ifadelerini kullandı.Denetimlerin denetiminin yapılması ve yaptırımlarının ağırlaştırılması gerektiğini dile getiren İlki, şöyle devam etti:"İki temel konu var. Biri, bundan sonra yapılacak yapıları doğru projelendirip doğru inşa etmek ve can kayıplarını engellemek. İkincisi, en az o kadar önemli olan mevcut yapılarımızın daha eski yıllarda yapılan ve depremlerde can kaybına neden olma riskleri yüksek olan yapılarımızın belirlenip bunların depreme karşı performansıyla ilgili iyileştirecek önlemler alınması.Önce en riskli, can kayıplarına neden olması yüksek olan binaları tespit edip müdahaleleri ve kaynaklarımızı buralara yönlendirmemiz lazım. Burada kentsel dönüşümün önemi ortaya çıktı. Kentsel dönüşüm iki alternatifi olan bir kavram; binaların yıkılıp yeniden yapılması veya güçlendirilmesi. Binaların güçlendirilmesi aslında uygun olan. Teknik olarak uygun olduğu durumlarda hem yıkıp yeniden yapıma göre daha ekonomik hem de daha hızlı bir yöntem. Özellikle İstanbul, Bursa, İzmir gibi deprem bekleyen şehirlerde fazla zamanımız yok. Fazla kaynağımızın olmadığı da açık."- "Yapılarımızın sağlığını 7/24 takip ediyoruz"Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık da Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra artık Türkiye'de klasik betonarme binaların haricinde "Yeni yapım teknolojileri nedir?" diye bir sorunun ortaya çıktığını kaydetti.Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modelinin Yeni Yapı Teknolojileri kurulunda yer aldıklarını belirten Altunışık, "Bir nevi yapıların erken teşhisini yapma, yani bir hasta nasıl doktora gidiyor, belirli aralıklarla check-up oluyorsa biz de yapılarımızın sağlığını 7/24 takip ediyoruz." dedi.Rektör yardımcıları Prof. Dr. Mustafa Yaşar ve Prof. Dr. İzzet Açar, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Ali Artun ile alanında uzmanların katıldığı sempozyumda, "Geoteknik Mühendisliği ve Mühendislik Jeolojisi", "Deprem Mühendisliği", "Yapı Mühendisliği", "İnşaat ve Yapı Malzemeleri", "Ulaştırma Sistemleri ve Mühendisliği", "Su Kaynakları Mühendisliği ve Hidrolojisi", "Çevre Mühendisliği" konuları da ele alındı.
"Daha yeni yapılar daha iyi performans gösterdi. Buna rağmen tam problemi çözememiş, yeni yapı olan bazı yapıların kusurları sebebiyle depremde can kaybına neden olacak şekilde hasar gördüklerini gözlemledik. Revize edilen Deprem Yönetmeliğinin oldukça başarılı bir sınav verdiğini gördük çünkü yönetmeliğe uygun herhangi bir yapının yıkılma durumuyla karşılaşmadık. Bütün illerde bu açıdan iyi. Yani yönetmelik mevzuatı iyi oldu ama uygulamada maalesef bu kuralların tam olarak yerine getirilemediği, denetim sisteminde bazı aksamalar olduğunu alınan her türlü önleme rağmen gördük. Dolayısıyla hem sahadaki uygulamaların hem de denetimlerin daha da iyileştirilmesi gerektiği açık." ifadelerini kullandı.Denetimlerin denetiminin yapılması ve yaptırımlarının ağırlaştırılması gerektiğini dile getiren İlki, şöyle devam etti:"İki temel konu var. Biri, bundan sonra yapılacak yapıları doğru projelendirip doğru inşa etmek ve can kayıplarını engellemek. İkincisi, en az o kadar önemli olan mevcut yapılarımızın daha eski yıllarda yapılan ve depremlerde can kaybına neden olma riskleri yüksek olan yapılarımızın belirlenip bunların depreme karşı performansıyla ilgili iyileştirecek önlemler alınması.Önce en riskli, can kayıplarına neden olması yüksek olan binaları tespit edip müdahaleleri ve kaynaklarımızı buralara yönlendirmemiz lazım. Burada kentsel dönüşümün önemi ortaya çıktı. Kentsel dönüşüm iki alternatifi olan bir kavram; binaların yıkılıp yeniden yapılması veya güçlendirilmesi. Binaların güçlendirilmesi aslında uygun olan. Teknik olarak uygun olduğu durumlarda hem yıkıp yeniden yapıma göre daha ekonomik hem de daha hızlı bir yöntem. Özellikle İstanbul, Bursa, İzmir gibi deprem bekleyen şehirlerde fazla zamanımız yok. Fazla kaynağımızın olmadığı da açık."- "Yapılarımızın sağlığını 7/24 takip ediyoruz"Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık da Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra artık Türkiye'de klasik betonarme binaların haricinde "Yeni yapım teknolojileri nedir?" diye bir sorunun ortaya çıktığını kaydetti.Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modelinin Yeni Yapı Teknolojileri kurulunda yer aldıklarını belirten Altunışık, "Bir nevi yapıların erken teşhisini yapma, yani bir hasta nasıl doktora gidiyor, belirli aralıklarla check-up oluyorsa biz de yapılarımızın sağlığını 7/24 takip ediyoruz." dedi.Rektör yardımcıları Prof. Dr. Mustafa Yaşar ve Prof. Dr. İzzet Açar, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Ali Artun ile alanında uzmanların katıldığı sempozyumda, "Geoteknik Mühendisliği ve Mühendislik Jeolojisi", "Deprem Mühendisliği", "Yapı Mühendisliği", "İnşaat ve Yapı Malzemeleri", "Ulaştırma Sistemleri ve Mühendisliği", "Su Kaynakları Mühendisliği ve Hidrolojisi", "Çevre Mühendisliği" konuları da ele alındı.