MİTRA DAĞI'NI DA AĞLATTILAR!
İsmail Fandaklı
Dünyanın kadim kentlerinden biri olan Trabzon, Mitra Dağı eteklerine tutunmuş; birçok milletlere ev sahipliği yapmış, antik çağlardan günümüze nice güzellikler taşımış mutlu bir yaşam alanıydı.
Ta ki, özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne dek… 1938'den sonra yıkım, yok etme, ihanet binlerce yıllık tarihi olan Trabzon'u garip bir kent haline getirdi!..
Mitra Dağı, yani Boztepe, tarihi kaynaklarda "Mecma-ı âfitâb-perestân" (Güneşe tapanların toplandığı yer) olarak belirtiliyor. Afitab, tek başına insan için kullanıldığında da, "Çok güzel, dilber, parlak yüz" anlamına geliyormuş.
Tarihi kaynakları incelediğimizde, insanlığın bu kente ayak basışından günümüze Boztepe her zaman yaşayanlarının mutluğu için önemli bir yer olarak karşımıza çıkıyor.
Semavi dinler öncesinde tanrılara yakarışların birçoğu yine Boztepe'de yapılmış.
Öyle ki, Ksenephon bile, ordusuyla kenti ziyaret ettiğinde, resmi olmayan olimpiyatları yine Boztepe ve yamaçlarında yapmış; dini ayinleri tamamladıktan sonra, Piksidis (Değirmendere) Irmağı kıyısına giderek adaklar kesmiş.
Trazonlu yazar Şakir Şevket'in "Trabzon Tarihi" adlı yapıtının 111. sayfasında Boztepe, şu şekilde anlatılıyor:
"Trabzon var olduğu günden beri burası arâzî-yi hâliyyedir. Boztepe nâmıyla memâlik-i şâhânenin daha ba'zı yerlerinde dahi böyle dağlar mevcûd olub ba'zı ecnebî târih-şinâsânından mervî olduğu üzere Trabzon putperest hükümeti elinde iken etrâfdan birtakım âfitâb-perestler (güneşe tapanlar) dahi memlekete yerleşmiş olduklarından, bunlar her sabah güneşin tulû'unda (güneşin doğuşu) mezkûr Boztepe'ye yığılarak ibâdet etmekte ve her mahallin Boztepe'si dahi bu yolda mecma-ı âfitâb-perestân (güneşe tapanların toplandığı yer) olduğu cihetle bunlara Yunanca verilen mecma-ı âfitâb-perest nâmı gitgide Boztepe lâfzına tahavvül eylemiş ve hattâ Acemler ibtidâ Trabzon'u istilâ etdiklerinde işbu Boztepe'ye nüzûl ederek güneş oraları ve daha aşağıda deniz yüzünü nûra gark etmiş olduğunu görünce Trabzon'a Hurşîd-âbdâd (güneş ülkesi) dendiği dahi cümle tahkikât-ı vâki'adan bulunmuştur.
İşte burası kadîmen mukaddes bir mahall sayılmakda ve Hıristiyan zamânında yağmur du'âsı gibi münâcât için oraya çıkılmakda olduğu cihetle Birinci Aleksios Komnenos zamânında orada küçük bir kilise dahi yapdırılarak ahîn-i fetihde orası mer'a ittihâz edilince bu kilisenin lüzûmu olmamakla terk ü ta'til edilmiş ve şimdiye kadar bir cüz'i eseri kalmamış iken Hıristiyanlar yine buranın yevm-i mahsûsu olduğunu beyân ile senede bir kere zikr olunan kilise etrafında tecemmü (toplanmak) ederler idi. (…)"
Hurşîd-âbâd, yani "Güneş Ülkesi" Trabzon'un simgelerinden biri olan Boztepe, kuruluşundan günümüze her zaman kentte yaşayanların cazibe merkezi durumunda olmuş.
Bizim gençlik yıllarımızda, özellikle hamsi mevsimi geldiğinde, başta Selami Söz olmak üzere, akranlarımızla birlikte Kızlar Manastırı'nın üst tarafındaki düzlükte mangal yakmak, en büyük zevklerimizden biriydi.
Bıldırcın avcılarının ilk uğrak yeri, sevgililerin gözlerden uzak kalabilmek için buluşma noktası, yoğun iş günlerinin ardından hafta sonları ailece piknik yapılan bir alan ve daha nicelerine güzellikler sunan bir yer olmanın dışında Boztepe, antik kent Trabzon'un Ganita ile birlikte simgelerinden biridir de aynı zamanda.
Tabii ki, Ksenophon'un yanı sıra, ergen yaşlarda evlerini terk ederek yıllarca Karadeniz dağlarında kaçak yaşayan Sinop doğumlu, soyunu Pers Kralı Dareios'tan alan efsanevi Pontos Kralı VI. Mithradates Eupator (M.Ö. 135/134 - M.Ö. 63)'ı da ağırlamış ve ev sahipliği yapmıştır. Tıpkı, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet'i bağrına bastığı gibi…
Ve, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 124, 1930 ve 1937'de, Trabzon'u üç kez ziyaret edişlerinde, kendisini ilk karşılayan Mitra Dağı değil miydi?
Kucağında Trabzon, etekleri sürekli azgın dalgalarla yıkanan Mitra Dağı'nı ağlattılar!..
Kadim kent Trabzon'un güzelliğine güzellik katan Mitra Dağı, eski doğallığını ve görkemini yitirdi artık.
Yetmiş ila yüz elli bin yıllık tarihi geçmişi olan kadim kent Trabzon'un eşsiz güzelliğini başka bir boyuta taşıyan Mitra Dağı'nın göğsünü hançerleyip, iki delik açtılar!..
Akla zarar bu projeyi kimler hazırlattı?..
Bu yıkıma "dur" diyecek kimseler olmadı mı?
Tarihi, antik bir kente sanırım bundan büyük ihanet olamazdı!..
Sahildeki Metropol Kilisesi'nin yıkılması, opera binasının yerle bir edilmesi, Hadrian Limanı'nın beton çıbanlarıyla kapatılması yetmezmiş gibi, şimdi de Mitra Dağı'na, yani Boztepe'ye de kıydılar!..
Yazık, çok yazık!..
İsmail Fandaklı
Dünyanın kadim kentlerinden biri olan Trabzon, Mitra Dağı eteklerine tutunmuş; birçok milletlere ev sahipliği yapmış, antik çağlardan günümüze nice güzellikler taşımış mutlu bir yaşam alanıydı.
Ta ki, özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne dek… 1938'den sonra yıkım, yok etme, ihanet binlerce yıllık tarihi olan Trabzon'u garip bir kent haline getirdi!..
Mitra Dağı, yani Boztepe, tarihi kaynaklarda "Mecma-ı âfitâb-perestân" (Güneşe tapanların toplandığı yer) olarak belirtiliyor. Afitab, tek başına insan için kullanıldığında da, "Çok güzel, dilber, parlak yüz" anlamına geliyormuş.
Tarihi kaynakları incelediğimizde, insanlığın bu kente ayak basışından günümüze Boztepe her zaman yaşayanlarının mutluğu için önemli bir yer olarak karşımıza çıkıyor.
Semavi dinler öncesinde tanrılara yakarışların birçoğu yine Boztepe'de yapılmış.
Öyle ki, Ksenephon bile, ordusuyla kenti ziyaret ettiğinde, resmi olmayan olimpiyatları yine Boztepe ve yamaçlarında yapmış; dini ayinleri tamamladıktan sonra, Piksidis (Değirmendere) Irmağı kıyısına giderek adaklar kesmiş.
Trazonlu yazar Şakir Şevket'in "Trabzon Tarihi" adlı yapıtının 111. sayfasında Boztepe, şu şekilde anlatılıyor:
"Trabzon var olduğu günden beri burası arâzî-yi hâliyyedir. Boztepe nâmıyla memâlik-i şâhânenin daha ba'zı yerlerinde dahi böyle dağlar mevcûd olub ba'zı ecnebî târih-şinâsânından mervî olduğu üzere Trabzon putperest hükümeti elinde iken etrâfdan birtakım âfitâb-perestler (güneşe tapanlar) dahi memlekete yerleşmiş olduklarından, bunlar her sabah güneşin tulû'unda (güneşin doğuşu) mezkûr Boztepe'ye yığılarak ibâdet etmekte ve her mahallin Boztepe'si dahi bu yolda mecma-ı âfitâb-perestân (güneşe tapanların toplandığı yer) olduğu cihetle bunlara Yunanca verilen mecma-ı âfitâb-perest nâmı gitgide Boztepe lâfzına tahavvül eylemiş ve hattâ Acemler ibtidâ Trabzon'u istilâ etdiklerinde işbu Boztepe'ye nüzûl ederek güneş oraları ve daha aşağıda deniz yüzünü nûra gark etmiş olduğunu görünce Trabzon'a Hurşîd-âbdâd (güneş ülkesi) dendiği dahi cümle tahkikât-ı vâki'adan bulunmuştur.
İşte burası kadîmen mukaddes bir mahall sayılmakda ve Hıristiyan zamânında yağmur du'âsı gibi münâcât için oraya çıkılmakda olduğu cihetle Birinci Aleksios Komnenos zamânında orada küçük bir kilise dahi yapdırılarak ahîn-i fetihde orası mer'a ittihâz edilince bu kilisenin lüzûmu olmamakla terk ü ta'til edilmiş ve şimdiye kadar bir cüz'i eseri kalmamış iken Hıristiyanlar yine buranın yevm-i mahsûsu olduğunu beyân ile senede bir kere zikr olunan kilise etrafında tecemmü (toplanmak) ederler idi. (…)"
Hurşîd-âbâd, yani "Güneş Ülkesi" Trabzon'un simgelerinden biri olan Boztepe, kuruluşundan günümüze her zaman kentte yaşayanların cazibe merkezi durumunda olmuş.
Bizim gençlik yıllarımızda, özellikle hamsi mevsimi geldiğinde, başta Selami Söz olmak üzere, akranlarımızla birlikte Kızlar Manastırı'nın üst tarafındaki düzlükte mangal yakmak, en büyük zevklerimizden biriydi.
Bıldırcın avcılarının ilk uğrak yeri, sevgililerin gözlerden uzak kalabilmek için buluşma noktası, yoğun iş günlerinin ardından hafta sonları ailece piknik yapılan bir alan ve daha nicelerine güzellikler sunan bir yer olmanın dışında Boztepe, antik kent Trabzon'un Ganita ile birlikte simgelerinden biridir de aynı zamanda.
Tabii ki, Ksenophon'un yanı sıra, ergen yaşlarda evlerini terk ederek yıllarca Karadeniz dağlarında kaçak yaşayan Sinop doğumlu, soyunu Pers Kralı Dareios'tan alan efsanevi Pontos Kralı VI. Mithradates Eupator (M.Ö. 135/134 - M.Ö. 63)'ı da ağırlamış ve ev sahipliği yapmıştır. Tıpkı, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet'i bağrına bastığı gibi…
Ve, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 124, 1930 ve 1937'de, Trabzon'u üç kez ziyaret edişlerinde, kendisini ilk karşılayan Mitra Dağı değil miydi?
Kucağında Trabzon, etekleri sürekli azgın dalgalarla yıkanan Mitra Dağı'nı ağlattılar!..
Kadim kent Trabzon'un güzelliğine güzellik katan Mitra Dağı, eski doğallığını ve görkemini yitirdi artık.
Yetmiş ila yüz elli bin yıllık tarihi geçmişi olan kadim kent Trabzon'un eşsiz güzelliğini başka bir boyuta taşıyan Mitra Dağı'nın göğsünü hançerleyip, iki delik açtılar!..
Akla zarar bu projeyi kimler hazırlattı?..
Bu yıkıma "dur" diyecek kimseler olmadı mı?
Tarihi, antik bir kente sanırım bundan büyük ihanet olamazdı!..
Sahildeki Metropol Kilisesi'nin yıkılması, opera binasının yerle bir edilmesi, Hadrian Limanı'nın beton çıbanlarıyla kapatılması yetmezmiş gibi, şimdi de Mitra Dağı'na, yani Boztepe'ye de kıydılar!..
Yazık, çok yazık!..