TRABZON LİMANI
YOLCULAMA VE KARŞILAMALAR
İsmail Fandaklı
İnsanlık tarihinde yolculukların tam olarak ne zaman başladığı bilinmiyor. Bilim insanları, yeni bulgular elde ettikçe, insanların bir yerden bir yere yolculuklarının yüz bini aşkın yıl önce başladığını dile getiriyor. Bilim insanları, ortaya çıkacak yeni bulgular üzerinden dünya var oldukça insanlığı bilgilendirmeye devam edecektir.
Bizim konumuz, Trabzon Limanı'ndan yolculuklar ve karşılamalar…
"Yolculuklar" ve "karşılamalar"… Birincisi hüzün çeşmesinden yudum yudum su içmeye çalışırken boğazı düğümlenen insanları, ikincisinde ise Zigana Dağı yamacındaki kaynak sudan kana kana buz gibi sular içilmişçesine sevinç gözyaşları dökenleri anımsatır…
Trabzon'a ilk gelen olduklarını düşünen insanları, bu kadim kentte kim / kimler karşılamıştır? Kiraz ayına mı denk geldi bu insanlar, yoksa incir ya da üzüm ayına mı? Acaba hamsi zamanı olabilir mi?
Yüz elli bin yıl önce Trabzon'u ziyaret eden kabilenin reisi, güzeller güzeli kızını, yerli halk liderinin oğluyla evlendirmiş midir acaba? Uzak akrabalıklar böyle başlamış olamaz mı? Kim bilir, böylece karşılıklı zorunlu yolculukları da beraberinde getirmiştir!..
Argonotları düşünüyorum da, Yoroz açıklarından Ganita'ya doğru yol alırken, sıcak insanlarla karşılaşınca sevinç gözyaşları dökmüş müdürler acaba?
Antik kent Trabzon'da doğup büyüyünce, insanın hayal gücü de biraz böyle geniş oluyor!..
Tarihe yolculuğu, bilim insanlarının araştırmalarına bırakıp, asıl konumuza dönelim…
Babamın denizle pek fazla yakınlığı olmamış. Serdümen bir babanın oğlu, Lostromo bir amcanın yeğeni olmasına rağmen, denizden genellikle uzak durmuş. Denizle ilgili en önemli anısı, daha çocuk yaşlarda olmuş. Mübadelenin son kalanlarını uğurlarken, babasıyla birlikte Çömlekçi'deki mendirekteymişler. Rum yurttaşlarımızın, alargadaki vapurlara kayık ve mavnalarla taşınmasını anlatırken, yanlarında yerli halktan kimlerin olduğunu söylemez, "Bunları bilmemeniz daha iyi olur" derdi her seferinde. Aslında bu, başlı başına bir yazı konusu!.. İyisi mi, bu konuyu daha sonraya bırakalım.
Trabzon Limanı ile ilgili bilgi ve belgelerimiz, bir yazı konusundan daha fazlasını içeriyor. Bu yüzden, özellikle ellili yaşların üzerinde olan insanımıza geçmişte yaşanan güzellikleri anımsatmak istiyorum, üzüleceklerini biliyor olsam da!..
Cemil Melek, namı diğer "Jet Cemil"i tanıyanlar bilir. Çömlekçi Mahallesi'nde yakın arkadaş, iyi bir futbolcu; yetişkinliğinde Liman'da uzun yıllar çalışmış, daha sonrasında ise kent turizmine önemli katkıları olan bir insan…
Yaşadığı kenti kıskanan, koruyan; gelişmesi için hiçbir şeyden kaçınmayan, hatta bu yolda gözünü budaktan sakınmayan bir yapıya sahiptir Jet Cemil… Bir başka önemli özelliği de, dostlarına kocaman yüreğinde ayırdığı yer!..
Dostum, ağabeyim, arkadaşım Cemil Melek'le ne zaman yarenlik etsek, konuyu dolaştırıp bir yerlerden Trabzon Limanı'na getirmeye çalışırım. Aslında istemesek de, yüreğimiz bizi alıp doğruca geçmişin yaşanmış güzelliklerine götürüyor.
Cemil Melek'in uzunca anlatımı içerisinden kısa bir bölümü sizlerle paylaşıyorum:
"Yetmişli yıllarda Liman İşletme Müdürü Kemal Zamanis, Acente Şefi de Sırrı Eren idi… Personel Şefi Abdullah Eltan, Kontrolör Osman Aksu, Liman Başkanı Eyüp Sabri Karslıoğlu, Kılavuz Kaptan Tufan Uğraşkan (Arafilboylu) ve Kadir Yeşil (Arafilboylu); vinç, forklift, kompresör vb. araç gereçlerin Teknik Sorumlusu 'Cambaz Kemal' (Çetinkaya) idi. İskele memurlarından Süleyman Öğretmen ve daha niceleri…
Yolcu vapurlarının adları: Trabzon, Ege, Akdeniz, İzmir, Etrüsk, Kadeş, Tırhan, Cumhuriyet, Bakır, Aksu, Güneysu, Antalya, Ordu, Giresun, Tekirdağ, Truva, Gökçeada, Bozcaada, Sinop, Samsun ve İstanbul.
Yük gemilerinin adları: Kars, Bitlis, Çoruh, Sivas, Erzurum, Amasya, Dicle, Fırat, Niğde, Bolu, Artvin, Kızılırmak, Sakarya, Ağrı, Erciyes, Çoruh ve Rize.
Yakıt tankerlerinin adları: Batman, Raman, Adıyaman, Merkuk…
Römorkörlerin adları: Yeşilay ve Boztepe.
Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) Denizcilik Bankası T.A.O. ve Denizbank Deniz Nakliyat T.A.Ş. kuruluşlarına ait gemilerin kara ve deniz ayağında aynı zamanda acentelik hizmetleri de veriliyordu.
Uzun yıllar Trabzon Liman İşletmesi'nin kara ve deniz ayağında acentelik hizmetleri veren birimde hizmet vermiş biri olarak, o yıllarda gemi, vapur ve tankerlerimizin adlarının 'Kuvayı Milliye, Misakı milli, Kurtuluş Mücadelesi ve Kurtuluş Felsefesi, Bağımsızlık, Kabotaj Hakları, Ulus Bilinci, Ulusal Egemenlik, Cumhuriyet ve de Koruma Kollama, Sahiplenme' kavramlarından kaynaklandığını düşünüyordum. Ayrıca yine o yıllarda Deniz Yolları gemilerinin, Deniz Nakliyat vapurlarının, yakıt tankerlerinin bacalarında dünyanın en güzel armaları vardı.
Deniz taşımacılığında çokça bilinen Ege Vapuru ve Birinci Kaptanı (Süvari) İzzet Kopanoğlu ile İkinci Kaptanı Yılmaz Türker'i hâlâ anımsayanların sayısı oldukça çoktur."
Bu yazıyı okuyan birçok insanımızın geçmiş anıları tazelenmiştir.
Önce deniz yolculuğu elimizden alındı, daha sonra kıyıları doldurulan denizimiz!..
Elbette, geçmişin yaşanmış güzelliklerini anımsatarak, insanımızı üzmek değil amacım. Toplumsal bilincimiz, toplumsal sorumluluğumuzu tetikliyor… Geçmişin güzelliklerine geri dönemesek de, tarihe not düşmek adına bize düşeni yapmak zorunluluğumuz var…
Üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizi, "karayolu ağı" adı altında beton damarlarla birbirine bağladılar!.. Doğayı, doğal güzellikleri yok etme pahasına!..
Amaç, insanımıza hizmet değil, birilerine para kazandırmak!..
Ülkesini, bayrağını, insanını düşünenlerin yönettiği Türkiye'de yapılması gereken, bütün kentleri demiryolu ağı ile birbirine bağlamak ve deniz taşımacılığı konusunda en iyi teknolojiyi yakalamak olmalıydı…
Günümüzde, Trabzon Limanı'ndan İstanbul'a gidenlerden sağ kalanların sayısını bileniniz var mı? Ya da İstanbul'dan Trabzon'da vapur güvertesinde çayını yudumlarken yol alanlardan kaç kişiyle o güzel günleri konuştunuz?
Biricik evladını askere gönderen anaların gözyaşları ince zamanlar akmıştır Çömlekçi koyundan denizin mavi sularına…
Kaçımızın yakını, İstiklal Savaşı bitiminde Çömlekçi açıklarına demirleyen vapurdan, kayıklarla karaya çıktı?
Kentimizi üç kez ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü karşılamak için eşsiz güzelliklerle süslü sahilimizdeki kumsalı dolduran insanlarla, deniz arasında hiçbir engel yoktu!..
Ya şimdi?
Yaz boyunca sahilin beton ızgarasında haşlanan ayaklarınızı denize sokabilecek herhangi bir yer bulabiliyor musunuz?
Bırakın denize girmeyi, betonda kızarmaya yüz tutmuş ayaklarınızı bile yıkayamazsınız!..
Doğadaki ağaçları keserseniz, kuşları ancak (eğer yaşayabilirlerse) kafeslerde beslersiniz!..
YOLCULAMA VE KARŞILAMALAR
İsmail Fandaklı
İnsanlık tarihinde yolculukların tam olarak ne zaman başladığı bilinmiyor. Bilim insanları, yeni bulgular elde ettikçe, insanların bir yerden bir yere yolculuklarının yüz bini aşkın yıl önce başladığını dile getiriyor. Bilim insanları, ortaya çıkacak yeni bulgular üzerinden dünya var oldukça insanlığı bilgilendirmeye devam edecektir.
Bizim konumuz, Trabzon Limanı'ndan yolculuklar ve karşılamalar…
"Yolculuklar" ve "karşılamalar"… Birincisi hüzün çeşmesinden yudum yudum su içmeye çalışırken boğazı düğümlenen insanları, ikincisinde ise Zigana Dağı yamacındaki kaynak sudan kana kana buz gibi sular içilmişçesine sevinç gözyaşları dökenleri anımsatır…
Trabzon'a ilk gelen olduklarını düşünen insanları, bu kadim kentte kim / kimler karşılamıştır? Kiraz ayına mı denk geldi bu insanlar, yoksa incir ya da üzüm ayına mı? Acaba hamsi zamanı olabilir mi?
Yüz elli bin yıl önce Trabzon'u ziyaret eden kabilenin reisi, güzeller güzeli kızını, yerli halk liderinin oğluyla evlendirmiş midir acaba? Uzak akrabalıklar böyle başlamış olamaz mı? Kim bilir, böylece karşılıklı zorunlu yolculukları da beraberinde getirmiştir!..
Argonotları düşünüyorum da, Yoroz açıklarından Ganita'ya doğru yol alırken, sıcak insanlarla karşılaşınca sevinç gözyaşları dökmüş müdürler acaba?
Antik kent Trabzon'da doğup büyüyünce, insanın hayal gücü de biraz böyle geniş oluyor!..
Tarihe yolculuğu, bilim insanlarının araştırmalarına bırakıp, asıl konumuza dönelim…
Babamın denizle pek fazla yakınlığı olmamış. Serdümen bir babanın oğlu, Lostromo bir amcanın yeğeni olmasına rağmen, denizden genellikle uzak durmuş. Denizle ilgili en önemli anısı, daha çocuk yaşlarda olmuş. Mübadelenin son kalanlarını uğurlarken, babasıyla birlikte Çömlekçi'deki mendirekteymişler. Rum yurttaşlarımızın, alargadaki vapurlara kayık ve mavnalarla taşınmasını anlatırken, yanlarında yerli halktan kimlerin olduğunu söylemez, "Bunları bilmemeniz daha iyi olur" derdi her seferinde. Aslında bu, başlı başına bir yazı konusu!.. İyisi mi, bu konuyu daha sonraya bırakalım.
Trabzon Limanı ile ilgili bilgi ve belgelerimiz, bir yazı konusundan daha fazlasını içeriyor. Bu yüzden, özellikle ellili yaşların üzerinde olan insanımıza geçmişte yaşanan güzellikleri anımsatmak istiyorum, üzüleceklerini biliyor olsam da!..
Cemil Melek, namı diğer "Jet Cemil"i tanıyanlar bilir. Çömlekçi Mahallesi'nde yakın arkadaş, iyi bir futbolcu; yetişkinliğinde Liman'da uzun yıllar çalışmış, daha sonrasında ise kent turizmine önemli katkıları olan bir insan…
Yaşadığı kenti kıskanan, koruyan; gelişmesi için hiçbir şeyden kaçınmayan, hatta bu yolda gözünü budaktan sakınmayan bir yapıya sahiptir Jet Cemil… Bir başka önemli özelliği de, dostlarına kocaman yüreğinde ayırdığı yer!..
Dostum, ağabeyim, arkadaşım Cemil Melek'le ne zaman yarenlik etsek, konuyu dolaştırıp bir yerlerden Trabzon Limanı'na getirmeye çalışırım. Aslında istemesek de, yüreğimiz bizi alıp doğruca geçmişin yaşanmış güzelliklerine götürüyor.
Cemil Melek'in uzunca anlatımı içerisinden kısa bir bölümü sizlerle paylaşıyorum:
"Yetmişli yıllarda Liman İşletme Müdürü Kemal Zamanis, Acente Şefi de Sırrı Eren idi… Personel Şefi Abdullah Eltan, Kontrolör Osman Aksu, Liman Başkanı Eyüp Sabri Karslıoğlu, Kılavuz Kaptan Tufan Uğraşkan (Arafilboylu) ve Kadir Yeşil (Arafilboylu); vinç, forklift, kompresör vb. araç gereçlerin Teknik Sorumlusu 'Cambaz Kemal' (Çetinkaya) idi. İskele memurlarından Süleyman Öğretmen ve daha niceleri…
Yolcu vapurlarının adları: Trabzon, Ege, Akdeniz, İzmir, Etrüsk, Kadeş, Tırhan, Cumhuriyet, Bakır, Aksu, Güneysu, Antalya, Ordu, Giresun, Tekirdağ, Truva, Gökçeada, Bozcaada, Sinop, Samsun ve İstanbul.
Yük gemilerinin adları: Kars, Bitlis, Çoruh, Sivas, Erzurum, Amasya, Dicle, Fırat, Niğde, Bolu, Artvin, Kızılırmak, Sakarya, Ağrı, Erciyes, Çoruh ve Rize.
Yakıt tankerlerinin adları: Batman, Raman, Adıyaman, Merkuk…
Römorkörlerin adları: Yeşilay ve Boztepe.
Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) Denizcilik Bankası T.A.O. ve Denizbank Deniz Nakliyat T.A.Ş. kuruluşlarına ait gemilerin kara ve deniz ayağında aynı zamanda acentelik hizmetleri de veriliyordu.
Uzun yıllar Trabzon Liman İşletmesi'nin kara ve deniz ayağında acentelik hizmetleri veren birimde hizmet vermiş biri olarak, o yıllarda gemi, vapur ve tankerlerimizin adlarının 'Kuvayı Milliye, Misakı milli, Kurtuluş Mücadelesi ve Kurtuluş Felsefesi, Bağımsızlık, Kabotaj Hakları, Ulus Bilinci, Ulusal Egemenlik, Cumhuriyet ve de Koruma Kollama, Sahiplenme' kavramlarından kaynaklandığını düşünüyordum. Ayrıca yine o yıllarda Deniz Yolları gemilerinin, Deniz Nakliyat vapurlarının, yakıt tankerlerinin bacalarında dünyanın en güzel armaları vardı.
Deniz taşımacılığında çokça bilinen Ege Vapuru ve Birinci Kaptanı (Süvari) İzzet Kopanoğlu ile İkinci Kaptanı Yılmaz Türker'i hâlâ anımsayanların sayısı oldukça çoktur."
Bu yazıyı okuyan birçok insanımızın geçmiş anıları tazelenmiştir.
Önce deniz yolculuğu elimizden alındı, daha sonra kıyıları doldurulan denizimiz!..
Elbette, geçmişin yaşanmış güzelliklerini anımsatarak, insanımızı üzmek değil amacım. Toplumsal bilincimiz, toplumsal sorumluluğumuzu tetikliyor… Geçmişin güzelliklerine geri dönemesek de, tarihe not düşmek adına bize düşeni yapmak zorunluluğumuz var…
Üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizi, "karayolu ağı" adı altında beton damarlarla birbirine bağladılar!.. Doğayı, doğal güzellikleri yok etme pahasına!..
Amaç, insanımıza hizmet değil, birilerine para kazandırmak!..
Ülkesini, bayrağını, insanını düşünenlerin yönettiği Türkiye'de yapılması gereken, bütün kentleri demiryolu ağı ile birbirine bağlamak ve deniz taşımacılığı konusunda en iyi teknolojiyi yakalamak olmalıydı…
Günümüzde, Trabzon Limanı'ndan İstanbul'a gidenlerden sağ kalanların sayısını bileniniz var mı? Ya da İstanbul'dan Trabzon'da vapur güvertesinde çayını yudumlarken yol alanlardan kaç kişiyle o güzel günleri konuştunuz?
Biricik evladını askere gönderen anaların gözyaşları ince zamanlar akmıştır Çömlekçi koyundan denizin mavi sularına…
Kaçımızın yakını, İstiklal Savaşı bitiminde Çömlekçi açıklarına demirleyen vapurdan, kayıklarla karaya çıktı?
Kentimizi üç kez ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü karşılamak için eşsiz güzelliklerle süslü sahilimizdeki kumsalı dolduran insanlarla, deniz arasında hiçbir engel yoktu!..
Ya şimdi?
Yaz boyunca sahilin beton ızgarasında haşlanan ayaklarınızı denize sokabilecek herhangi bir yer bulabiliyor musunuz?
Bırakın denize girmeyi, betonda kızarmaya yüz tutmuş ayaklarınızı bile yıkayamazsınız!..
Doğadaki ağaçları keserseniz, kuşları ancak (eğer yaşayabilirlerse) kafeslerde beslersiniz!..